Ankarada Haftasonu
Yaklaşık 1 ay öncesinden 7-8 kasımda Ankara'ya gitmeyi planlamıştım. Bur tarihi belirlememde 2-3 faktör vardı. Epey önceden de otobüs biletimi aldım, erken aldım ki en önce oturayım. Yaklaşık 7-8 aydır otobüsle Ankara'ya gitmiyordum. Tüm hazırlıklar tamamdı, heyecanla haftasonunu bekliyordum ki, haftasonu toplantı olacağına dair bilgi geldi. önce panikleyip üzülsem de mazeretimi bildirdim. Ve soğuk geçen bir haftanın ardından cuma gece yarısı yola çıktım...
Otobüse binerken, artık otobüslerin Dikmen kavşağında durmadığını öğrendim. Bizler için çok kolaylık oluyordu, Dikmen kavşağının yeri ayrıdır bizde, 2002den beri hep oradan inip, yazları o tatlı serinliği kışları ise titreten ayazı hissettikten sonra dolmuşa binip evimize giderdik... Genelde Ankara'ya gittiğimde maziyi ve şimdiki zamanı düşünüp; hiçbir yer bıraktığım gibi değil derdim. şimdi Ankaraya gelişlerimizde indiğimiz durak da artık yok...
Sabah abimlere gittim, gece hiç uyumadığımdan ve hafta içerisinde çok yorulduğumdan az kestireyim derken abim geldi oturma odasını Ulaş Ada efendinin şartlarına göre hazırlayarak beyimizi getirdi. çok ciddiydi kerata zar zor gülüyordu ama çok efendiydi :) 1 saat filan oynayıp mıncıkladıktan sonra Ulaş Ada uyku moduna geçti tekrardan... Doyamadık tabi...
Soğuk ve yağışlı geçen haftanın ardından Ankara'da günlük güneşlik bir hava vardı. Epeydir gitmediğim Cepa Alışveriş merkezine gittik. Herşey çok pahalıydı hiç indirime giren birşey yoktu. Ama elimizin boş çıkması olmazdı değil mi, birkaç parça birşeyler aldıktan sonra eve döndüm biraz daha bebek seveyim diye. Az mıncıkladıktan sonra Ulaş Ada uyudu, ben de bir Kızılay yaptım kısa süreliğine. Son 2 seferdir olduğu gibi Sakarya yerine yine arkadaşların bürosuna gittim, Ankara hatrına az ıslattıktan sonra 1-2 ufak Kızılay turunun ardından eve döndüm, saatin epey erken olmasına rağmen o kadar yorulmuşum ki televizyon karşısında uyuyakalmışım...
Pazar sabahı Adacıkla az daha oynadıktan sonra Yavuz ve çok uzun zamandır görmediğim, haftasonu için Ankara'ya gelen özlem ile kahvaltıya gittik... Mekan olarak önceleri Aştiye yakın olduğu için Tuğba ile seçtiğimiz mekana gittik...
Her zaman olduğu gibi çok hızlı ve güzel geçen bir Ankara haftasonunun daha sonuna gelmiştik. Geri dönüş vakti... Hava kararırken otobüse bindim... Mp3çalarımdaki listem epeydir değişmeyen bir listeydi. Yine en öndeydim, artık su gibi içtiğim yolu mp3çalarımdaki şarkılar eşliğinde dinleyerek döndüm. Ertesi gün mesai vardı. Onun sıkıntısı, sendromu vardı, her tatil dönüşü olduğu gibi. Ama bu sıkıntı boş çıkmadı gibi. Gıcık, sinir ve moral bozucu geçecek bir haftanın habercisiydi sanki...